XVI. Louis'in karisi, Kraliçe Marie
Antoinette, kizkardesi Marie-Christine'e Masonlukla ilgili
yazdigi mektubunda, Masonlarin çalismalarindan endise etmenin
yersiz oldugunu, Tanriya inandiklarini ve amaçlarinin topluma
yardim etmek oldugunu ifade ettikten sonra, "Herseye ragmen,
yardim yapilmak istendiginde bu kadar merasime gerek olmadigini
saniyorum; ancak kisileri seçtikleri yöntemlerde serbest
birakmaliyiz; yeter ki iyilik yapilsin, ötesi önemli
degil," diyordu. Bu soru hâlâ zaman zaman soruluyor.
Hür Masonluk Ortaçag'da kurulup günümüze kadar gelebilen ve
hala güncelligini koruyabilen tek cemiyettir; bunu da herhalde
degismeyen insanlik ilkelerine ve de ritüeline borçludur.
Inisyatik bir cemiyet olan Hür Masonluk tasçi ve duvarci
loncalarinin spekülatif devamidir ve zamaninin Ahî loncalarinda
da benzerleri olan ritüellerini, çaga uydurarak muhafaza
etmistir. Beraberce uygulanan ritüel, ögretilerinin yaninda,
heyecan ve düsünce birligi içinde beraberlik ve güven
duygularini hissettirerek, kisinin bir gruba ait oldugunu
simgeler ve kardeslik bagini pekistirir. Inisyatik olmayan
cemiyetlerde de kabul ve terfi törenleri, doktorlarin,
doçentlerin, profesörlerin unvanlarini kazanmalari, yeni
seçilen milletvekillerinin, askerlerin yemin törenleri,
hukukçularin siniflarina göre cübbe giymeleri, protokoller
olaylar hep ritüel ögeleri içerir.
Masonluk bir ahlak sistemi
Hür Masonluk, bir tarife göre, alegoriler perdesi ardina
gizlenmis ve sembollerle ifade olunan bir ahlâk sistemidir.
Ortak degerleri paylasan, alegori ve sembolizmanin felsefelerini
anlayabilen kardesler için Masonik ritüeller derin bir anlam
tasirken, olaya yabanci olanlara gülünç dahi gelebilir. Bunu
kinamamak gerekir. Fizik bilmeyene quantum mekanigi, matematik
bilmeyenlere diferansiyel denklemler de bir anlam tasimaz.
Hür Masonlukta, dünyevî sikintilar içinde olan Kardesin,
isinin ve modern kentin sikintili trafiginin stresinden
kurtulmasi, ritüelin kendisinin baska bir dünyaya tasimasi ile
olur. Ritüel sembol ve alegorilerle ögretir, kisiyi düsünmeye
sevk eder.
Inisyatik ritüelin ögeleri:
Ritüelin çatisi:
Sembollerin tüm manevî hayatimizda ne
ölçüde rol oynadigini çogu kez pek bilmeyiz, bunun farkina
pek varmayiz. Onun için de, Mason olmayan biri, Masonlugun
semboller dünyasini kendisine yabanci, hatta garip bile kabul
bulabilir. Oysa gündelik yasamimizdaki sayisiz sembolik
davranislar gözden kaçmaktadir. Ne biçim olarak yepyeni, ne de
anlam bakimindan yeni bulunmus bir sey olan bu Masonik semboller
Masonluga yeni katilmis kisileri bile yadirgatabilir. Hele bir de
kuru mantik çaginda yasadigimizi ve bu çagin kupkuru mantikli,
her türlü gizlemelerden uzak düsüncelerden hoslandigini,
sembolik gereksinmelerin zaman ve düsünüs biçimleriyle
degisiklige ugrayacagini gözönünde tutarsak, Masonluk
toplulugu içinde de sembollere verilen degerin bir yandan onu
bütünüyle reddetme egiliminden, onu oldugundan daha önemli
görmeye kadar varisini gayet iyi anlayabiliriz.
Bayrak da bir sembol degil mi?
Sembolleri, manevî olan seyleri algilanabilir biçime getirmek
ve yasami anlamli bir biçimde göstermek için bir araç diye
açiklamak mümkündür. Bu çok genis yorumlanmis kavram içinde
sembollerin iki özelligi yatmaktadir. Sembol, soyut
düsüncelere herkesin anlayacagi bir biçim verebilir. Öte
yandan somut nesneleri manevî alana çikarabilir. Sanat,
örnegin inanci, sevgiyi ve umudu; haç, yürek ve gemi çapasi
sembolleriyle gösterebilir. Öte yandan tüm devlet düzenini
özel biçimde renklendirilmis ve üzerine özel desenler
çizilmis bir parça bez ile sembolize etmekteyiz. Bayrak, sancak
dedigimiz bu bez direge çekilirken, ya da geçit resimlerinde
önümüzden geçilirken durmamiz, hatta ugrunda ölmemiz bize
küçüklügümüzden beri söylenmis, bunun sembolik anlami bize
anlatilmaya çalisilmistir. Yemin ettigimiz zaman bir elimizi
kaldiririz. Oysa bu davranis sirasinda, eger yeminimizi bozarsak
Tanri'nin öcalici gücünü çagiracagimizi sembolik olarak
canlandirdigimizin farkinda bile degilizdir. Bizden çok önce
yasamis kusaklarin yasam tecrübelerini ve bilgece görüslerini
sembolik sözler, atasözleri yoluyla gündelik yasamimizda
sürdürmekteyiz.
"Sembollerin Tarihi" adli eserin yazari Max Schlesinger
sembolik gereksinmelerin sonsuza dek varolacagini su
sözcüklerle belirtiyor: "Tarih bize sembollere olan
istegin daha fazla ya da daha az oldugu zamanlarin varligini
göstermekte. Günümüz kültürlerinde semboller gücünden
epey sey yitirmislerdir. Ancak bunlarin bir takim kökleri hâlâ
ayaktadir. Gündelik yasam bile yeni yeni semboller
yaratmaktadir. Krallarin tacini ayaklar altinda çigneyen halk
yeni bayraklar dalgalandirmaktadir. Bütün sembollerin günün
birinde yerini aydinlanmis bir mantigia biraktiklarini düsünsek
bile, iste özellikle o zaman, insan dogaüstü düzeye
kaçmakta, gerçeklerin ve bilimin kendisine veremeyecegi
mutluluklari arayip, bulup, tatmaktadir. Iste bunlar da
sembollerle olmaktadir."
Çaglar arasinda saglam bir köprü
Sembollerin en belirgin özelligi, topluluk duygusunu
yüceltmeleridir. Semboller, çaglar ile insanlar arasinda
köprüler kurar. Friedrich Albert Lange'nin dedigi gibi,
semboller, "insanin vazgeçemeyecegi gerçegin
tamamlayicisidir."
Günümüzde Masonlarin çalistiklari semboller bilinçli olarak
yaratilmistir. Sayilari, Masonluk sistemine göre degisir, fakat
genellikle çok fazladir. Masonluk tarihi içinde bazi semboller
zamanla kaybolmustur ve tarihsel arastirmalarla yeniden ortaya
çikarilmaktadir. Yeni semboller ise zaman zaman ritüellere
eklenmektedir. Ancak Masonlukta hiç degismeyen semboller
Süleyman Tapinagi üzerine olanlaridir.
Masonlukta semboller
Spekülatif Masonlugun baslarindaki sembolizma karmasasi
geçtikten sonra geriye herkesin anlayabilecegi, kolay
kavranabilir semboller kalmistir. Bir yapida malzeme,
avadanliklar ve yapiyi gerçeklestiren güçler bulundugu
düsünülürse, Masonlugun sembolleri de son derece açik ve
seçik bir görünüse bürünmektedir. Masonik bir sembol
üzerinde düsündügümüzde aklimiza birçok sey gelir, ama bu
düsüncelerimiz hep bir yönde olmaktadir. Bir loca
çalismasinda sembollere bol bol degilinir, sözlü ya da yazili
olarak yapilan sembolik açiklamalar ise genellikle hep ayni
temanin birbirinden pek farkli olmayan çesitlemeleridir. Isterse
ritüelin türlü yerlerinde su ya da bu sözcüklerle
renklendirilsin, sembollerin kendileri degismez.
Masonik çalisma, Masonun kendi kendisi üzerinde yorucu ve
sabirla yürütmesi gereken bir çabadir. Mason ham tasi, yani
kendisini yontarak küp tas haline, yani gerçek bir Mason haline
getirmek zorundadir. Ham tasi yontma sembolü ayni zamanda
Süleyman Tapinaginin, dünyanin ilk tas yapisinin insasini
hatirlatir. Bir grup çalismasinin ürünüdür ayni zamanda
Süleyman Tapinagi. Böylece "ham tas" demek bile tek
tek Masonlara, kendilerine, yakinlarina ve topluluga olan
görevlerini bir anda hatirlayabilmeye yeterlidir. Salt sembol
olarak kalmayan, sembolik bir eylem olarak da görülen
"kardeslik zinciri" sadece birbirinin esi özelliklere
sahip halkalarin birbirleriyle olan iliskisini gözler önüne
sermekle kalmaz, bu zincirin içinde ayni görüs ve düsünüs
biçiminin hiç bir kopukluk olmadan halkadan halkaya geçtigini
de hatirlatir. Bunun için de sadece halkayi meydana getiren
topluluk üyelerinin varliklarini degil, ayni zamanda bu zincirin
halkalari olan Masonlarin arasinda hiç bozulmamasi gereken bir
uyumun da bulunmasini öngörür.
Gönye ve Pergel sembolü
Genellikle Mason olmayanlarin da Masonlugun simgesi olarak
bildikleri gönye ve pergel çok eski kaynaklara kadar gider. Bu
birbiri üzerine yerlestirilen avadanliklar sadece duvarcilarin
isaretleri degil, ayni zamanda en eski misterlerde bile bulunan
ve çok yaygin sembollerdi. Örnegin Dürer'in Melankoli adli
tablosunda da bu sembolleri görmekteyiz. Bugüne kadar
açiklamasi yapilmayan bu tablodaki gönye ve pergel sembolünün
çok eski zamanlardan gelen bir gelenegin devami oldugu kuskusuz.
Tekris töreni de bir sembol
Sembolik davranislar bir yandan tanisma isareti olarak
önemlidir. Öte yandan ise bunlar inisiyasyonu, yani eristirmeyi
gerçeklestirirler. Ister en ilkel toplumlarda bir gencin
yetiskinler arasina alinma, eristirme töreni olsun, isterse
Masonluk gibi yüce düsünüslerin isigi altinda kurulmus bir
topluluga alinma (tekris) sirasinda olsun, bu davranislarin
anlami genellikle aynidir. Yeni topluluga alinma, daha yüksek
bir düzeye çikarilma olarak görüldügüne göre, bu bir
arindirma, ya da yeniden hayata döndürme, uyandirma seremonisi
olarak kabul edilmektedir. Eristirme seremonileri arasindaki
benzerlikler insani çesitli kültler arasinda yakin baglar
bulundugu görüsüne yöneltebilir. Hatta bu nedenle bir
çiragin bütün Masonik yasami boyunca yanlis düsünceler
içinde kalabildigi görülmektedir. Biçimsel benzerlikler her
zaman organik bir iliskinin varligini yansitmayabilir. Bu
bakimdan salt biçimsel benzerliklere bakarak Masonluk ile benzer
sembollere sahip baska topluluklar arasinda akrabalik baglari
aramak hatali bir davranis olur.
Semboller Masonlugun özellikle iç yapisi için çok önemlidir.
Dünyanin neresinde olursa olsun, hangi Masonik rite mensup
olursa olsun, her Mason ,insanlik mabedinin yapimi konusunda ayni
seyi düsünmekte, bundan ayni seyi anlamaktadir.
Ayni dogrultuda düsünmeyi asilar
Semboller Masonluk gibi, ayni amaca yönelik çok sayida kisiden
olusan topluluklar için vazgeçilmez bir sey olan, ayni biçimde
düsünmeyi de asilar. Salt mantiksal açidan baktigimizda
semboller gayeye ulasmak için çok gerekli bir araçtir. En
ilkel meyhane arkadasliginda bile zamanla bu grubu birarada tutan
bazi ortak aliskanliklar belirir. Günümüzde milyonlarca insani
ayni çati altinda, ayni ülkü ugruna toplayan Masonluk
sembolsüz olamaz. Eger Masonlukta semboller ortadan kalkarsa,
üç asirdir ayakta duran bu yüce kurulusun çökmesi isten bile
degildir.
Ritüellerle kaynasmis olan sembollerin tek tek kisilere neler
söyleyebildigi ancak bir ölçüde açiklanabilir. Bu etkinin
derinligine bir etki oldugu, Masonik törenlerin genellikle
dinsel kutsama törenleri ile karistirilmasindan bell olmaktadir.
Törenlerde söylenen sözlerin, müzigin, toplantilarin ciddî
havasinin bazi kisilere dinsel törenleri animsatmasi dogaldir.
"Eski Yükümler"de bütün iyi ve ahlâkli kisilerin
üzerinde görüs birligine vardiklari bir dinden söz edilse
bile, bu Masonlugun dinsel bir kurulus oldugu anlamina gelmez.
Çünkü I"nsanlik Mabedi" sembolü, daha iyi bir
öbür dünyanin simgesi degildir. Bu, üzerinde insanlarin
yasadiklari dünyada Masonlari çalismaya çagirir.
Günümüz Masonlari için semboller, binlerce yildir söylene
söylene belki de bikkinlik getirmis olan ahlâk yasalarina
dayanir ve ahlâkli biçimde davranmayi telkin eder. Ancak dis
dünyada geçirdigimiz her gün, bizim bu ahlâkli bir dünya
özlememizin gerçeklesmesi için ne kadar yol katetmemizin
gerekli oldugunu göstermektedir. Mason için gaye sadece ahlâk
yasalarini bilmek ve ögrenmek degil, bunu, yüce mesleginin
amacina ulasmasi için, her firsatta uygulamaktir.